-
1 sakat
1. سقيم [سَقِيم]2. ضعيف [ضَعِيف]3. عاجز [عَاجِز]4. عيان [عَيَّان]5. عيي [عَيِيّ]6. قعيد [قَعِيد]7. كليل [كَلِيل]8. معاق [مُعَاق]9. معوق [مَعُوق]10. معوق [مُعَوَّق]11. مقعد [مُقْعَد]12. عليل [عَلِيل] -
2 معوق
Iمَعُوق1. âcizAnlamı: gücü bir işe yetmez olan, güçsüz2. malûlAnlamı: sakat kimse3. zebunAnlamı: güçsüz, zayıf, âciz4. güçsüzAnlamı: gücü olmayan, âciz5. sakatIIمُعَوَّق1. malûlAnlamı: sakat kimse2. âcizAnlamı: gücü bir işe yetmez olan, güçsüz3. zebunAnlamı: güçsüz, zayıf, âciz4. güçsüzAnlamı: gücü olmayan, âciz5. sakat -
3 مقعد
Iمَقْعَد1. seki2. bankAnlamı: oturulacak sıra3. kanepe4. oturakAnlamı: oturulacak yer veya şey5. sedirAnlamı: kol koyacak yeri olmayan kerevet6. sandalyeAnlamı: bir kişilik oturma eşyası7. kürsüAnlamı: sandalyeIIمُقْعَد1. âcizAnlamı: gücü bir işe yetmez olan, güçsüz2. kötürüm3. malûlAnlamı: sakat kimse4. güçsüzAnlamı: gücü olmayan, âciz5. sakat -
4 قعيد
قَعِيد1. marizAnlamı: hastalıklı2. malûlAnlamı: sakat kimse3. âcizAnlamı: gücü bir işe yetmez olan, güçsüz4. kötürüm5. dermansızAnlamı: gücü kalmamaış, bitkin6. güçsüzAnlamı: gücü olmayan, âciz7. sağlıksızAnlamı: sağlık durumu bozuk8. sakat -
5 كليل
كَلِيل1. zayıf2. kaknemAnlamı: kuru, sıska3. takatsizAnlamı: takati kalmamaış4. mecalsizAnlamı: dermansız, takatsız5. âcizAnlamı: gücü bir işe yetmez olan, güçsüz6. hâlsizAnlamı: gücü olmayan, takatsız7. bitapAnlamı: bitkin, yorgun8. yalın katAnlamı: zayıf, sağlam olmayan9. dirençsizAnlamı: direnci olmayan10. kudretsizAnlamı: gücü olmayan11. kuvvetsizAnlamı: gücü, kuvveti olmayan12. dermansızAnlamı: gücü kalmamaış, bitkin13. güçsüzAnlamı: gücü olmayan, âciz14. kütAnlamı: keskin olmayan15. pimpirikAnlamı: yaşlı, güçsüz16. sağlıksızAnlamı: sağlık durumu bozuk17. bitik18. sakat19. çelimsizAnlamı: güçsüz, nahif20. argınAnlamı: yorgun, zayıf, bitkin21. arıkAnlamı: zayıf, cılız, kuru, sıska22. cılızAnlamı: çok zayıf ve güçsüz, eneze, nahif23. bitkinAnlamı: gücü tükenmiş olan -
6 سقيم
سَقِيم1. marizAnlamı: hastalıklı2. güçsüzAnlamı: gücü olmayan, âciz3. hastaAnlamı: sağlık durumu bozuk4. sayrıAnlamı: hasta5. sağlıksızAnlamı: sağlık durumu bozuk6. hastalıklıAnlamı: vücut. direnci az olan, mariz7. sakat8. argınAnlamı: yorgun, zayıf, bitkin9. cılızAnlamı: çok zayıf ve güçsüz, eneze, nahif -
7 عليل
عَلِيل1. marizAnlamı: hastalıklı2. malûlAnlamı: sakat kimse3. hastaAnlamı: sağlık durumu bozuk4. güçsüzAnlamı: gücü olmayan, âciz5. keyifsizAnlamı: sağlığı pek yerinde olmayan6. sayrıAnlamı: hasta7. sağlıksızAnlamı: sağlık durumu bozuk8. hastalıklıAnlamı: vücut. direnci az olan, mariz9. sakat -
8 عاجز
عَاجِز1. marizAnlamı: hastalıklı2. zayıf3. kaknemAnlamı: kuru, sıska4. kocaAnlamı: yaşlı, ihtiyar5. hâlsizAnlamı: gücü olmayan, takatsız6. âcizAnlamı: gücü bir işe yetmez olan, güçsüz7. yalın katAnlamı: zayıf, sağlam olmayan8. zebunAnlamı: güçsüz, zayıf, âciz9. kudretsizAnlamı: gücü olmayan10. dermansızAnlamı: gücü kalmamaış, bitkin11. geçkinAnlamı: ihtiyarlamaya yüz tutmuş, geçmiş12. güçsüzAnlamı: gücü olmayan, âciz13. kartaloşAnlamı: kartlaşmış, yaşı geçkin14. sağlıksızAnlamı: sağlık durumu bozuk15. sakat16. argınAnlamı: yorgun, zayıf, bitkin17. cılızAnlamı: çok zayıf ve güçsüz, eneze, nahif -
9 عيان
Iعَيَّان1. âcizAnlamı: gücü bir işe yetmez olan, güçsüz2. zebunAnlamı: güçsüz, zayıf, âciz3. dermansızAnlamı: gücü kalmamaış, bitkin4. güçsüzAnlamı: gücü olmayan, âciz5. sağlıksızAnlamı: sağlık durumu bozuk6. sakatIIعِيَان1. temaşaAnlamı: hoşlanarak bakma2. müşahedeAnlamı: görme, gözlem -
10 ضعيف
ضَعِيف1. zayıf2. kaknemAnlamı: kuru, sıska3. nane mollaAnlamı: güçsüz, dayanıksız (kimse)4. takatsizAnlamı: takati kalmamaış5. nahifAnlamı: zayıf, çelimsiz6. mecalsizAnlamı: dermansız, takatsız7. zebunAnlamı: güçsüz, zayıf, âciz8. yalın katAnlamı: zayıf, sağlam olmayan9. kuvvetsizAnlamı: gücü, kuvveti olmayan10. kudretsizAnlamı: gücü olmayan11. dermansızAnlamı: gücü kalmamaış, bitkin12. ölükAnlamı: canlılığı azalmış, halsiz13. güçsüzAnlamı: gücü olmayan, âciz14. tırılAnlamı: çıplak ve zayıf15. pimpirikAnlamı: yaşlı, güçsüz16. sağlıksızAnlamı: sağlık durumu bozuk17. sakat18. çelimsizAnlamı: güçsüz, nahif19. argınAnlamı: yorgun, zayıf, bitkin20. cılızAnlamı: çok zayıf ve güçsüz, eneze, nahif21. dayanıksızAnlamı: dayanmayan, sağlam olmayan, güçsüz -
11 عيي
-
12 معاق
См. также в других словарях:
sakat — sf., Ar. saḳaṭ 1) Vücudunda hasta veya eksik bir yanı olan, engelli, özürlü Ben gördüğünüz gibi bir sakat askerim, malul. Y. K. Karaosmanoğlu 2) mec. Bozuk veya eksik Sakat bir anlatım. Sakat bir iş. Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller sakat olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük